Tatlının ömrü uzarken tüketicinin kısalmasın
Çiğdem Yılmaz – Sütlü tatlarının raf ömrünün uzatılması için ürünlerde, yapay tatlandırıcılar, kıvam artırıcılar ve küf önleyici gibi kimyasalların kullandığını söyleyen tatlı üreticisi Ali Bay, “Sütlü tatlıların raf ömrü 3 gün. Ancak kullanıldıkları kimyasallarla bu ürünlerin raf ömrünü uzatıyor. Bu durum ürün kalitesini düşürürken, insan sağlığını için de büyük tehdit” dedi.
Sofraların vazgeçilmesi tatlılarda, birçok kimyasal madde kullanıldığını öne süren tatlı üreticisi Ali Bay, özellikle raf ömrü kısa olan sütlü tatlılarda, raf ömrünü uzatmak için birçok katkı maddesi kullanıldığını söyledi. Kullanılan bu katkı maddelerinin hem ürünün kalitesini düşürdüğünü hem de insan sağlığını tehdit ettiğini kaydeden Bay, tatlılarda kullanılan kimyasalları ve katkı maddelerini Milliyet’e şöyle anlattı:
3 GÜNDEN 15 GÜNE
“Sütlü tatlıların en büyük sorunu miadının kısa olması. Bu tatlılara katkı maddesi kullanılmadığı taktirde en geç 3 gün içerisinde tüketilmesi gerekiyor. Çünkü 3 günü geçmesi durumunda bu tatlılarda ekşime ve küflenme yaşanır. Bu küflenmeyi ve ekşimeyi engellemek için de kimyasal madde kullanılıyor. Bunların yanı sıra yapay tatlandırıcılar ve karagenan dediğimiz kıvam artırıcılar yine bu ürünlerin raf ömrünü uzatmak için kullanıyor. Bu kimyasallarla raf ömrü 3 gün olan ürünlerin raf ömrü 15 güne kadar uzatılabiliyor.”
1 LİTREDEN 10 KASE
Kimyasalların üretimde maliyeti düşürme amaçlı da kullanıldığını belirten Ali Bay, şu bilgileri verdi: “Bunlardan biri kullanılan glikoz şurubu. 1 kilo glikoz şurubu, 200- 250 kiloluk şeker yerine geçiyor. Bu glikozlar da tamamen kimyasal. Örneğin bir baklava dilimini ağzınıza attığınızda damağınıza yapışıyorsa bu glikozdur, normal şeker değildir ve kimyasaldır. Bir kilo sütten de normalde 4 kase ürün çıkar, bu ürünün 5 ya da 6 kase çıkma ihtimali yoktur. Süt tozu ve türevlerini kullanırsanız 1 litre sütten 8-10 kase ürün elde etmiş olursunuz ve maliyeti düşürmek için de bu tip kimyasallar kullanılıyor.”
SÖZDE BAKLAVALAR VAR
Ali Bay, Antep fıstığı, ceviz gibi fiyatı yüksek malzemeler yerine rengi benzeyen sebzeler kullanılabildiğini belirterek şöyle dedi: “Antep fıstığının, cevizin, şekerin ortalama kilogram fiyatı belli. Ürünün kendisi malzemelerin kilogram fiyatının altına düşüyorsa, taklit veya hile söz konusudur. Bugün baklavanın kilosunun 1000 TL’ye satılması gerekiyor ancak kilosu 150 TL’ye satılan sözde baklavalar var. Şerbetli tatlılarda ise fıstık yerine yeşile boyanmış ve kurutulmuş bezelye, soya fasulyesi, yer fıstığı kullanılıyor. Ceviz yerine de yer fıstığı ve gıda boyası kullanılıyor. Bitkisel yağ yerine hayvansal yağ veya margarin kullanılabiliyor.”
‘İNSAN SAĞLIĞI İÇİN İYİ OLMAYABİLİR’
Medicana Ataköy Hastanesi Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Nujen Çolak Bozkurt: “Sahte şeker, koyulaştırıcı maddeler, koruyucu maddeler gibi bazı gıda katkı maddeleri işlenmiş gıdaların çoğunda bulunur ve bunlar bizim için iyi olmayabilir. Yapay tatlandırıcılar, düşük kalorili veya şekersiz ürünlerde şekerin yerine kullanılan maddelerdir. Ancak bu tatlandırıcıların uzun süreli tüketimi konusunda bazı endişeler bulunuyor. Bazı araştırmalar yapay tatlandırıcıların metabolizmayı etkileyerek muhtemelen kilo alımına, insülin direncine ve daha yüksek tip 2 diyabet riskine yol açabileceğini gösteriyor. Bağırsak bakterilerine zarar verebilir, muhtemelen sindirim sorunlarına ve metabolik bozukluklara neden olabilir. Bazı hayvan çalışmaları, sakarin gibi belirli tatlandırıcıların yüksek dozlarının kanser riskini artırabileceğini öne sürmektedir, ancak insanlar üzerindeki etkileri belirsizdir. Karagenan denilen koyulaştırıcı ise süt, soslar ve tatlılar gibi gıdalarda bulunan deniz yosunu bazlı bir kimyasal. Bağırsaklarınızı bozabilir. Küf önleyici maddeleri kullanmakta sağlığınız açısından riskli olabilir. Bazı koruyucular alerjiye veya duyarlılığa neden olabilir. Böbrek ve karaciğer gibi organlara zarar verebilirler.”
Gıda Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi Yönetim Kurulu Üyesi Ebru Akdağ: “Türkiye’deki yasal düzenlemeler ve uygulamalar, gıda konusunda Avrupa Birliği ile tamamen uyumlu. Bu nedenle gıda maddelerinin regülasyonlara uygun bir biçimde, uygun dozlarda ve uygun ürünlerde kullanılması önemli. Doğru kullanıldığında bir sıkıntı yok. Ancak merdiven altı ürünlerde yanlış ve uygun olmayan dozlarda kullanılırsa riskli. Gıda katkı maddeleri, gıdaların raf ömrünü uzatmak, lezzetini, dokusunu, görünümünü iyileştirmek ve besin değerini artırmak amacıyla kullanılır. Ayrıca, gıdaların üretim sürecini kolaylaştırır ve ürünlerin tüketiciye ulaşana kadar güvenli ve kaliteli kalmasını sağlar. Örneğin küf önleyici maddeler, genel olarak gıda güvenliği otoriteleri tarafından onaylanmış ve belirlenen sınırlar içinde kullanıldığında güvenli kabul edilen maddelerdir. Bu maddeler, gıdalardaki mikrobiyal büyümeyi kontrol altında tutarak ürünlerin raf ömrünü uzatır ve tüketici sağlığını korur. Gıda katkı maddeleri, insan sağlığına zararlı oldukları bilimsel araştırmalarla kanıtlandığında ve bu durum düzenleyici otoriteler tarafından değerlendirilip onaylandığında yasaklanır. Yasaklama, ulusal veya uluslararası gıda güvenliği kurumlarının kararları doğrultusunda gerçekleşir ve bu maddelerin kullanımının durdurulması zorunlu hale gelir. Dünyada ve Türkiye’de en son yasaklanan gıda katkı maddesi titanyum dioksit.”